Gastroenteroloji bölümü yemek borusu, mide, ince barsak, kolon, rektum, apendiks, karaciğer, safra kesesi, safra yolları, pankreas hastalıklarını inceler.
En sık belirtisi rektal kanamadır. Bunun dışında ağrı, prolapsus gibi belirtiler de olabilir.
Karın ağrısı, şişkinlik, kabızlık, ishal, rektal kanama, akıntı gibi belirtiler kalın barsak hastalıklarını düşündürmelidir.
Kolonoskopi kalın barsak ve rektumun direk görüş altında incelenmesi işlemidir. Skop adı verilen cihazdan elde edilen görüntü monitöre aktarılarak direk görüş sağlanmaktadır.
Başta kanama, kabızlık gibi kalın barsak hastalıklarını düşündüren belirtilerin varlığında, kalın barsak kanseri aile öyküsü varlığında mutlaka gereklidir. Ayrıca polip, iltihabi barsak hastalıkları gibi durumların teşhis, tedavi ve takibinde de gereklidir.
Diyet ve barsak temizliği için kullanılan ilaçlar ile barsak temizliği sağlanmaktadır. Kolonoskopiyi uygulayacak olan hekimin tercihi ve önerilerine göre ilaçların kullanılması önemlidir.
Kolonoskopi hasta kısmen uyutularak (sedasyon) uzman hekimlerce yapılır. Hekimle birlikte endoskopi hemşireleri, anestezi uzmanı ve anestezi teknisyeni kolonoskopi ekibini oluşturur.
Reflü hastalığında ağıza acı su gelmesi, göğüs orta kısımda ağrı ve yanma, ağız kokusu, öksürük gibi belirtiler görülür.
Gastroskopi yemek borusu, mide ve 12 parmak bağıssağının direk görüş altında incelenmesidir. Bu organların hastalıklarında en önemli tanı yöntemidir. Özellikle gastrit, ülser ve kanser gibi hastalıklarda altın standarttır.
Mide bölgesinde ağrı, yanma, bulantı, kusma şikayeti olan tüm hastalara gastroskopi yapılmalıdır.
Gastroskopi hasta kısmen uyutularak (sedasyon) uzman hekimlerce yapılır. Hekimle birlikte endoskopi hemşireleri, anestezi uzmanı ve anestezi teknisyeni gastroskopi ekibini oluşturur.
Mide kanseri dünyada kansere bağlı ölümler arasında 3. Sıradadır. Zamanında teşhis konulması ve uygun tedavi ile mide kanserinde kesin tedavi mümkündür.
Hayır oluştuktan sonra küçülebilir fakat tamamen kaybolmaz.
Basur tedavisi tamamen muayneye ve hastanın şikayetlerine göre belirlenir.
Karaciğer metastalarında yaşam süresi metastazın yerine, sayısına, cerrahi tedavinin mümkün olup olmadığına, cerrahi dışı tedavilerin başarısına ve metastazın primer odağına bağlıdır. Kolon kanseri, nöroendokrin tümörler gibi hastalıklarda uzun yaşam süreleri mümkünken, pankreas kanseri metastazlarında sonuçlar halen kötüdür. Bir çok durumda karaciğer metastazlarına cerrahi müdahale mümkün olabilmektedir. İti hasta seçimi ve uygun tedavi ile çok başarılı sonuçlar alınabilir.
Rektum kanserinde yaşam süresi hastalığın evresine, tümörün özelliklerine, tedavinin etkinliğine bağlıdır. Cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi kombinasyonu ile bir çok hastada çok iyi sonuçlar alınabilmektedir.
Vücudun her yerinde olabilir. En sık sakral bölgede (kalça bölgesinin üst kısmında orta da olur.)
Hemen hemen her hastada endoskopide hafif de olsa gastrit bulguları görülebilir. Gastrit ilaç tedavisine genellikle çok iyi cevap verir. Akut veya kronik olabilir. Bazı kronik gastritlerde ilaç ile tedavi yoktur. Bu hastalar biopsiler ile takip edilir.
Karaciğer hemanjiomları kendiliğinden küçülmez. Karaciğer hemanjiomlarının çoğu tedavi gerektirmez. Sadece bazı özel durumlarda cerrahi tedavi gerekir.
Çok değişik nedenleri vardır. Genetik, kıl, çok oturmak, kilolu olmak gibi. Bir çoğun da bariz bir neden saptanamaz.
En sık görülen sebebi kabızlık nedeniyle çok ıkınmaktır. Bunun dışın da da pek çok sebebi olabilir. Muaynede bu nedenler sorgulanıp ortadan kaldırılmaya çalışılır.
Karaciğer hemanjiomları kansere dönüşmez.
Hayır, yapmaz.
Hayır, yapmaz.
Kıl dönmesi kendiliğinden geçmez. Bir süre sessiz kalsa da tekrarlar.
Tekrarlama olasılığı olan bir hastalıktır.
Kalın barsak kanserinin teşhisi esas olarak kolonoskopi ve kolonoskopi ile alınan biopsi ile konulur. Hastalığın yayılımı için ise karın ve göğüs tomografisi gerekir.
Hayır, yapmaz.
Mide kanseri endoskopi ve endoskopi sırasında alınan biopsi ile konulur. Hastalığın yayılımı için ise karın ve göğüs tomografisi gerekir.
Mide kanserinde yaşam süresi hastalığın evresine, tümörün özelliklerine, başta cerrahi olmak üzere uygulanan tedavinin uygunluğuna bağlıdır.
Ailevi yatkınlık olmakla birlikte mide kanseri çoğunlukla genetik değildir. Mide kanserlerinin az bir kısmı genetik olabilir.
Kolon kanseri genellikle 60 yaştan sonra görülmekle birlikte daha erken yaşlarda da artan oranda görülebilmektedir. Özellikle aile öyküsü varlığında daha erken yaşlarda görülebilir. Genetik kolon kanserleri de daha erken yaşlarda görülür.
Perianal fistüller genellikle kendiliğinden iyileşmez. İlaç tedavisi de etkili değildir. Cerrahi tedavi, lazer, doku yapıştırıcıları gibi tedavi seçenekleri vardır. Cerrahi tedavide çeşitli yöntemler vardır. Uygulanacak tedavi yöntemi fistülün özelliklerine göre belirlenmelidir.
Mide kanseri direk yayılım ile komşu organlara, lenf kanalları ile lenf bezlerine, ekilme yolu ile karın zarına ve kan yolu ile başta karaciğer olmak üzere uzak organlara metastaz yapabilir.
Hemoroid anal kanalın selim hastalıklarından biridir. Kansere neden olmaz. Ancak hemoroide bağlı olduğu düşünülen kanamaların aslında kanser nedeniyle olabileceği unutulmamalıdır. Bu hastalara mutlaka kolonoskopi yapılmalıdır.
Karaciğerde görülen kitleler çok çeşitli klinik davranışlar gösterirler. Bazılarında sadece takip yeterli iken bazıları mutlaka çıkarılmalıdır. Karaciğerde kitle tespit edilen hastaların mutlaka ivedilikle ve dikkatle incelenmesi gerekir.
Kolon divertikülleri kansere neden olmaz. Kanama, iltihap ve barsak delinmesi gibi komplikasyonlar görülebilir.
Mide kanseri karın ağrısı yapabilir. Ancak bazı durumlarda tümör ileri derecede büyümedikçe ağrı ortaya çıkmayabilir. Bu nedenle şikayetler hafif olsa dahi endoskopi yapılması önemlidir.
Karaciğer hemanjiomları çok büyüyüp bası semptomlarına neden olmadıkça ağrı yapmaz.
Bağırsak kanamaları gizli kanama şeklinde hafif olabileceği gibi hayatı tehdit edecek kadar şiddetli de olabilir. Özellikle yaşlı hastalarda çok şiddetli kanamalar görülebilir.
Bağırsak kanamaları öncelikle kolonoskopik olarak çeşitli yöntemlerle durdurulmaya çalışılır. Kanamanın durmadığı durumlarda acil cerrahi gerekebilir.
Fistüller perianal apselerin kronikleşmiş halidir. Sürekli akıntı ile seyreder ve kendiliğinden geçmez.
İlerlemiş mide kanserleri ultrason ile görülür. Ancak ultrason mide kanseri teşhisinde öncelikle kullanılan tanı yöntemi değildir.
Mide kanseri uzak organlara veya karın zarına metastaz yaptığında son evre kabul edilir. Daha önceden son evre mide kanserlerine cerrahi müdahale mümkün kabul edilmezken, bugün kemoterapi, sıcak kemoterapi gibi tedavi yöntemleri ile birlikte çok dikkatle seçilmiş hastalarda cerrahi müdahale yapılabilmektedir.
Mide ülserleri kanser riski açısından dikkatle izlenmelidir. Bu ülserlerden biopsi alınmalı ve ilaç tedavisi sonrasında mutlaka kontrol endoskopi yapılmalıdır.
Kanser hücreleri lenfatik kanallar aracılığıyla bölgesel lenf nodlarına ulaşır. Buradan da daha uzak lenf nodlarına giderler. Buna lenf nodu metastazı denir.
Metastaz gelişen hastaların yaşamı kanserin tipine, yerine, tedaviye cevabına bağlıdır. Bir çok kanserde metastaz sonrası sonuçlar kötü olsa da bazı kanserlerde metastaz gelişse bile multimodal tedavi ile olumlu sonuçlar alınabilir.
Bağırsak kanseri teşhisini koymaya yarayan bir kan tahlili yoktur. CEA ve CA19.9 gibi tümör belirteçleri yükselebilir, ancak bu belirteçlerin teşhiste yeri yoktur.
Bağırsak kanseri tedavisindeki son gelişmelerle bu hastalarda çok başarılı sonuçlar alınabilir. İlerlemiş bağırsak kanseri ölümcül olabilir ancak ilerlemiş dahi olsa hastaların bir kısmında cerrahi ve diğer tedavi yöntemlerinin kombinasyonu ile başarılı sonuçlar alınabilmektedir.
Hidatik kistlerde tedavi sonrası tekrarlama riski vardır. Önemli olan bu riski minimum düzeye indirmektir.
Hidatik kistler genellikle ölümcül değildir. Bazı kistlerde nadiren de olsa ciddi komplikasyonlar gelişebilir. Komplikasyon gelişme riski olan veya komplikasyon gelişmiş hastalara hızla müdahale gerekir.
Mide kanserini atlatmanın en önemli yolu erken teşhistir. Bunun için endoskopi yapılması çok önemlidir. Ayrıca uygun tedavi yönteminin uygulanması hastalığın atlatılması için şarttır.
Mide kanserinde kemoterapi ameliyat öncesi ve/veya sonrasında medikal onkoloji uzmanlarınca uygulanır.
Mide kanserinin kemiğe metastaz yapması uzak metastaz kabul edilir ve hastalığı 4. Evreye çıkartır.
Uzun süreli reflü nadir de olsa yemek borusu ve yemek borusu-mide bileşkesi kanserine neden olabilir.
Tamamen farklı hastalıklardır. Tedavileri de farklıdır. Muayene ile tanı konulur.
Hızlı kilo verme birçok hastalığın olduğu gibi mide kanserinin de belirtisi olabilir.
Endoskopi mide kanseri tanısının konulmasındaki en önemli yöntemdir. Hatta mide kanseri tanısı için şarttır.
Mide kanserinin tedavisinin ana bileşleni cerrahidir. Cerrahiye ek olarak (destekleyici olarak) kemoterapi, radyoterapi, immünoterapi gibi yöntemler de kullanılır. Tedavinin seyri tüm bu bölümlerin bir araya gelmesi ile belirlenir.
Tedavi yöntemlerinin gelişmesi ile ileri evrelerde dahi tedavi şansı vardır. Burada önemli olan uygun hastanın ve tedavi yönteminin seçilmesidir.
Mide kanserinin cerrahi tedavisinde sürekli olarak gelişmeler ve güncellemeler olmaktadır. Mide kanseri cerrahisi dünyaca kabul edilen kılavuzlardaki önerilere göre yapılmalıdır. Bu kılavuzlar sürekli güncellenmektedir. Evre 4 mide kanserinde dahi cerrahi tedavi artık mümkün olabilmektedir. Ek olarak laparoskopik cerrahi ve robotik cerrahi de mide kanseri tedavisinde giderek artan şekilde kullanılmaktadır.
Mide kanserinin ağrı, kanama, bulantı, kusma, kilo kaybı, iştahsızlık, yutma güçlüğü gibi çok sayıda belirtiler görülebilir. Her hastada farklı belirtiler görülebilir. Bu belirtiler çok hafif de olabilir. Bu nedenle mide ile ilgili şikayeti olan hastalarda mutlaka endoskopi yapılmalıdır.
Ameliyata uygun olan mide kanseri hastalarının çoğunda laparoskopik cerrahi uygulanabilir. Özellikle erken mide kanserlerinde laparoskopik cerrahi çok daha uygundur. Cerrahın tercihi, uygun hasta seçimi önemlidir.
Laparoskopik cerrahinin daha az ağrı, barsak hareketlerinin daha erken başlaması, hastanede daha az yatma, normal hayata daha çabuk dönme ve ameliyat kesi izinin çok daha küçük olması gibi avantajları vardır.
Kalp ve akciğer fonksiyonları açısından iyi durumda olan hastalarda ileri yaşlarda dahi laparoskopik cerrahi yapılabilir.
Mide kanseri ameliyatında midenin tamamı veya büyük kısmı çıkarılmaktadır. Bu nedenle hastaların ameliyat sonrasında hekim önerilerine göre diyetlerine dikkat etmesi gerekir. Bazı hastalara demir ve B12 vitamin takviyesi gerekebilir. Bunların dışında hastaların takip ve tedavi önerilerine dikkat etmesi gerekir.
Obezite cerrahisi hayat kalitesi etkilenecek kadar obez olan ve cerrahi dışı yöntemlerle kilo veremeyen hastalarda gıda alımını kısıtlayan ve emilim yapılan ince barsak kısmını azaltmaya yönelik ameliyatlardır.
En çok uygulanan yöntem tüp mide ameliyatıdır. Bundan sonra gastrik by pass ameliyatları gelmektedir. Başka ameliyat yöntemleri olsa da komplikasyonları nedeniyle pek fazla uygulanmamaktadır. Bugün en çok uygulanan ameliyat hem kısa hem de uzun dönem sonuçlarının iyi olması nedeniyle tüp mide ameliyatıdır.
Mide balonu gıda alımını azaltmak için mide içine 500ml sıvı ile şişirilen bir balonun yerleştirilmesidir.
Mide balonu yaklaşık 15-20 dakikalık bir işlemle yerleştirilmektedir.
İlk 2 gün çoğunlukla bulantı şikayeti olmaktadır. Bu süreden sonra genellikle ciddi bir sorunla karşılaşılmamaktadır. Ancak hastaların önerilen diyete mutlaka uymaları gerekmektedir.
6 ay ve 1 yıl midede kalan mide balonları mevcuttur.
Mide balonu takıldığı gibi endoskopik yöntemle çıkarılır.
Mide balonunun patlaması çok nadir olarak görülebilmektedir.
Balonu midede işgal ettiği yer nedeniyle hastanın gıda alımı kısıtlı olacaktır. Ayrıca hastanın önerilen diyete uyumu gereklidir.
Pankreasın sık görülen hastalıkları pankreas iltihabı, kanser, endokrin tümörler ve kistik lezyonlardır.
Pankreas iltihabını en sık sebebi safra taşları ve alkoldür. Bunun dışındaki sebepler çok daha nadir görülmektedir.
Şiddetli akut pankreatit tüm organları etkileyebilir. Çok ağır bir klinik tablo ortaya çıkabilir.
En sık belirti şiddetli kartın ağrısıdır. Bulantı ve kusma da sık görülen belirtilerdir.
Pankreatitin direk olarak kansere yol açtığı gösterilememiştir. Ancak kronik pankreatit ile kanserin karışabildiği veya bir arada bulunabileceği akılda tutulmalıdır.
Pankreas kanserinde karın ağrısı, sarılık, bulantı, kusma, kilo kaybı gibi belirtiler görülebilir.
Pankreas kanserinin tedavisinde uzun dönemli başarılı sonuçlar için cerrahi tedavi gerekmektedir.
Sigaranın pankreas kanseri riskini arttırdığı bilinmektedir. Alkol ise şiddetli pankreas iltihabına neden olmaktadır.
Pankreas kanserinin son evresinde genellikle iyi sonuçlar alınamamaktadır.
Tedavinin esasını cerrahi oluşturmaktadır. Kemoterapi ve radyoterapi ise cerrahiyi destekleyici yöntemlerdir.
Pankreas kanserinde genel olarak pankreatikodudenektomi (Whipple Ameliyatı) ve subtotal pankreatektomi uygulanmaktadır. Daha nadir olarak da pankreasın tamamı çıkarılabilmektedir.
Pankreas kanserinde çevre damar tutulumu varsa uygun hastalarda cerrahi uygulanabilir. Tutulan damar segmenti çıkarılıp uç uca tekrar birleştirilebilir veya araya damar grefti konulabilir. Uygun hasta seçimi ve cerrahın deneyimi çok önemlidir.
Karın Zarı Kanseri (peritoneal karsinomatoz) karın zarının kendisinden (mezotelyoma) veya karın içinde bulunan bir organdan (apendiks, kolon, rektum, mide, over) kaynaklanan tümörlerin karın zarına yayılmasıdır.
Halk arasında Sıcak Kemoterapi olarak bilinen işlem 'Sitoredüktif Cerrahi + Hipertermik İntraperitoneal Kemoterapi' adı verilen uygulamadır. Bu işlemde karın içindeki tümör odakları temizlendikten sonra 60 – 90 dakika süreyle yüksek ısı altında kemoterapi ilaçları karın zarına uygulanmaktadır.
Sıcak Kemoterapi peritoneal mezotelyomada ve apendiks, kolon, rektum, mide ve over (yumurtalık) kanserlerinin karın zarına yayılımı durumlarında yapılır.
Sıcak Kemoterapi her karın zarı kanserine yapılamaz. Cerrahi kararı verilirken hastanın yaşı, genel durumu, ek hastalıkları, hastalığın yaygınlığı (peritoneal kanser indeksi, PKİ) hastalığın kaynağı (apendiks, kolon, mide, vb), daha önce kemoterapi alıp almadığı, kemoterapiye cevabı, kullanılacak ilacın muhtemel yan etkileri gibi faktörler dikkate alınmalıdır.
Peritoneal Kanser İndeksi karın zarındaki tümör yaygınlığının indeksidir.
Sıcak Kemoterapi esas olarak hastaların yaşam süresini uzatmak için ortaya atılan bir yöntemdir. Ancak, titiz bir inceleme ve uygun hasta seçimi ile tam cevap bazı hastalarda mümkün olabilmektedir.
Sıcak Kemoterapi genellikle bir veya birden fazla organın çıkarılması ile yapılmaktadır. Bu nedenle ameliyata bağlı riskler vardır. Ek olarak ilacın uygulanmasına bağlı riskler de daha az oranda görülse de vardır. Bu nedenle hasta seçimi çok önemlidir. Uygun hasta seçimi ile bu riskler azaltılabilmektedir.
Sadece Kemoterapinin uygulanması 1,5 saati bulabilmektedir. Ameliyat süresi ise hastalığın yaygınlığına bağlıdır. Toplam sürenin 10 saati geçmesi bile mümkündür.
1, 2 ve 3. Derece iç hemoroidlerde uygun hastalarda lazer tedavisi yapılabilir.
Lazer tedavisinde dışarıdan görülen bir kesi olmaz. Hemoroid pakesinin üzerine milimetrik bir kesi yapılır. Bu kesi hızla iyileşir.
Lazer tedavisinde minimal bir kanama olabilir. Diğere hemoroid ameliyat tekniklerine göre en az kanamanın görüldüğü işlemdir.
Lazer ile hemoroid tedavisinde dikiş kullanılmaz.
Lazer ile hemoroid tedavisinin en önemli avantajı ağrının az olmasıdır.
Lazer ile hemoroid tedavisinden sonra makatta darlık beklenmez.
Lazer ile hemoroid tedavisinden sonra uygun teknik kullanılırsa gaz ve gayta kaçırma olmaz
Lazer ile hemoroid tedavisinden sonra genellikle bir gün içinde işe dönüş mümkündür.
Lazer ile hemoroid tedavisinden sonra tekrarlama riski düşüktür ve diğer cerrahi işlemlerden sonra görülen tekrarlama oranlarına benzerdir.
İyi beslenmek, bol su içmek, kabız kalmamak, bol yürüyüş yapmak önemlidir.
Lazer ile hemoroid tedavisinden sonra acı yemekler önerilmez.
Lazer ile hemoroid tedavisi uygun hastalarda lokal anestezi ile yapılabilir. Bazı hastalarda sedasyon veya spinal anestezi uygun olabilir.
Lazer ile hemoroid tedavisi hastanede kalmayı gerektirmeden günübirlik yapılabilir.
Lazer ile hemoroid tedavisinden sonra sıcak su ile oturma banyosu gerekli değildir.
Hemoroidler tedavi edilmezse büyüyebilir ve hemoroide bağlı komplikasyonlar oluşabilir.
Kasık fıtığında ilaç tedavisi yoktur. Tek tedavi yöntemi ameliyattır.
Kasık fıtığının ameliyat dışında tedavisi yoktur. Ameliyat olmasına engel omyan hastalara ameliyat önerilmelidir.
Diğer tüm fıtıklarda olduğu gibi kasık fıtıklarında da fıtığın sıkışması riski vardır. Sıkışan fıtıklarda fıtık kesesi içinde barsak varsa barsaklar çürüyebilir, delinebilir ve hayatı tehdit eden durumlar ortaya çıkabilir.
Kasık fıtıklarının sıkışması hayatı tehdit edicidir. Barsaklarda çürüme, delinme olabilmektedir. Acil olarak ameliyat yapılmazsa hastanın hayatı tehlikeye girebilir. Bu nedenle hayatını kaybeden hastalar mevcuttur.
Kasık fıtıklarında açık ameliyatlar da güvenli bir şekilde yapılabilmektedir. Kapalı ameliyatların daha az ağrı, daha küçük ameliyat yarası, daha erken iyileşme ve normal hayata erken dönüş gibi avantajları vardır.
Kapalı ameliyatların daha az ağrı, daha küçük ameliyat yarası, daha erken iyileşme ve normal hayata erken dönüş gibi avantajları vardır.
Ameliyattan sonra en az 3 ay süreyle ağır şeyler kaldırılmamalıdır. 6 aya kadar da dikkatli olunmalıdır. Bunun dışında ameliyattan birkaç gün sonra yürüyüş, yüzme gibi aktivitelere başlanabilir.
Pankreas kistinin tehlikeli olup olmadığını anlamak için detaylı bir inceleme gerekir.
Pankreas kistlerinin bir kısmı sadece takip edilebilir. Hastaya zarar vermez. Ancak önemli bir kısmı büyüyebilir ve kansere dönüşebilir. Bu nedenle ciddi bir inceleme ve gerektiğinde ameliyat yapılmalıdır.
Küçük psödokistler (yalancı kistler) dışında pankreas kistleri kendiliğinden geçmez.
Pankreas kistleri genellikle başka sebeplerle yapılan ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi ve MR ile tesadüfen tespit edilir.
Pankreas kistinin tehlikeli olması sadece büyüklüğüne bağlı değildir. Kistin tipi ve başka özellikler de önemlidir. Ancak kesin olmasa da 3 cm den büyük kistler daha tehlikeli olabilir.
Her pankreas kisti kanser değildir. Ancak bazı kanserler kist yapısı gösterebilir. Bazı kistlerde de kanser gelişimi olabilir.
Bazı pankreas kistleri hiçbir belirti vermez. Bazılarında ise karın ağrısı, sarılık, mide boşalma gücüğü gibi belirtiler görülebilir.
Pankreas kistlerinin bir kısmında tedaviye dahi gerek olmaz, ancak bazılarında kanser gelişimi olabilir ve tedavi edilmezse kansere bağlı ölüm görülebilir.
Pankreas kanseri, pankreasta kötü huylu hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyümesiyle oluşan bir kanser türüdür. Genellikle geç teşhis edildiği için tedavi edilmesi zor bir hastalıktır.
Belirtiler arasında karın ve sırt ağrısı, kilo kaybı, iştah kaybı, ciltte ve gözlerde sararma (sarılık), koyu renkli idrar, açık renkli dışkı ve sindirim sorunları bulunur.
Risk faktörleri arasında ileri yaş, ailede pankreas kanseri öyküsü, sigara içmek, obezite, kronik pankreatit ve diyabet yer alır.
Teşhis genellikle kan testleri, görüntüleme yöntemleri (ultrason, MR, BT), endoskopik ultrasonografi ve biyopsi ile konur.
Tedavi seçenekleri arasında cerrahi, kemoterapi, radyoterapi ve hedefe yönelik tedaviler bulunur. Whipple ameliyatı, cerrahi tedavi seçeneklerinden biridir.
Erken evrelerde belirgin belirtiler vermediği için pankreas kanserinin erken teşhisi zordur. Ancak, risk altında olan kişiler için düzenli tarama testleri önerilebilir.
Pankreas kanseri, tüm kanser türleri arasında nispeten nadirdir, ancak kanser ölümleri arasında önemli bir yer tutar.
Kesin bir önleme yöntemi yoktur, ancak sigara içmemek, sağlıklı bir diyet benimsemek, ideal vücut ağırlığını korumak ve alkol tüketimini sınırlamak gibi yaşam tarzı değişiklikleri riski azaltabilir.
Tedavi genellikle onkolog, gastroenterolog, cerrah, radyolog ve diğer uzmanların yer aldığı multidisipliner bir ekip tarafından yürütülür.
En yaygın cerrahi yöntem Whipple ameliyatıdır. Bunun yanı sıra distal pankreatektomi ve total pankreatektomi gibi cerrahi seçenekler de bulunur.
Yaşam süresi, kanserin evresine, hastanın genel sağlık durumuna ve tedaviye yanıtına bağlı olarak değişir. İleri evre pankreas kanserinde yaşam süresi genellikle birkaç aya kadar düşebilir.
Evet, pankreas kanseri tedaviden sonra tekrarlayabilir. Bu nedenle tedavi sonrası düzenli takip ve kontroller önemlidir.
Tedaviye bağlı yan etkiler arasında mide bulantısı, kusma, ishal, yorgunluk, ağrı, enfeksiyon riski ve sindirim problemleri bulunur.
Psikolojik destek, beslenme danışmanlığı, ağrı yönetimi ve palyatif bakım gibi hizmetler, pankreas kanseri olan hastaların yaşam kalitesini artırmada önemli rol oynar.
Yemek borusu kanseri, yemek borusunda (özofagus) kötü huylu hücrelerin kontrolsüz şekilde büyümesi ile oluşan bir kanser türüdür. İki ana türü vardır: skuamöz hücreli karsinom ve adenokarsinom.
Belirtiler arasında yutma güçlüğü (disfaji), kilo kaybı, göğüs veya sırt ağrısı, ses kısıklığı, öksürük, yemek yerken ağrı ve kusma yer alır.
Risk faktörleri arasında uzun süreli gastroözofageal reflü hastalığı (GERD), Barrett özofagusu, çok sıcak içeceklerin içilmesi, sigara içmek, aşırı alkol tüketimi, obezite, kötü beslenme ve ailede yemek borusu kanseri öyküsü bulunur.
Teşhis genellikle endoskopi, biyopsi, bilgisayarlı tomografi (BT) taramaları, pozitron emisyon tomografisi (PET) ve endoskopik ultrasonografi ile konur.
Tedavi seçenekleri arasında cerrahi, radyoterapi, kemoterapi, endoskopik tedaviler ve hedefe yönelik tedaviler bulunur. Tedavi planı, kanserin evresine ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak belirlenir.
Erken teşhis zordur çünkü başlangıçta belirgin belirtiler vermeyebilir. Ancak, risk faktörlerine sahip kişilerde düzenli tarama testleri erken teşhise yardımcı olabilir.
Yemek borusu kanseri, dünya genelinde en sık görülen kanser türlerinden biridir. Ancak, görülme sıklığı coğrafi bölgelere göre değişiklik gösterir.
Kesin bir önleme yöntemi olmamakla birlikte, sigara ve alkol kullanımının bırakılması, sağlıklı bir diyet benimsenmesi, ideal vücut ağırlığının korunması ve gastroözofageal reflü hastalığının tedavi edilmesi riski azaltabilir.
Tedavi genellikle onkolog, gastroenterolog, cerrah, radyolog ve beslenme uzmanı gibi multidisipliner bir ekip tarafından yürütülür.
En yaygın cerrahi yöntem özofajektomi olup, bu işlemde yemek borusunun bir kısmı veya tamamı çıkarılır. Cerrahi işlem, hastalığın evresine ve yerleşim yerine bağlı olarak değişir.
Yaşam süresi, kanserin evresine, hastanın genel sağlık durumuna ve tedaviye yanıtına bağlı olarak değişir. Erken evrede teşhis edilen hastaların yaşam süresi daha uzun olabilirken, ileri evrelerde yaşam süresi genellikle daha kısadır.
Evet, yemek borusu kanseri tedaviden sonra tekrarlayabilir. Bu nedenle tedavi sonrası düzenli takip ve kontroller önemlidir.
Tedaviye bağlı yan etkiler arasında yorgunluk, mide bulantısı, kusma, ishal, ağız ve boğazda yaralar, yutma güçlüğü ve enfeksiyon riski bulunur.
Beslenme danışmanlığı, fiziksel terapi, psikolojik destek ve palyatif bakım gibi hizmetler, yemek borusu kanseri olan hastaların yaşam kalitesini artırmada önemli rol oynar.
Safra taşları ve aşırı alkol kullanımı, akut pankreatitin en sık görülen nedenleridir.
Şiddetli vakalarda ve tedavi edilmediğinde komplikasyonlar nedeniyle ölümcül olabilir.
Hafif vakalarda birkaç gün içinde düzelirken, şiddetli vakalarda iyileşme haftalar sürebilir.
Yağ oranı düşük, dengeli bir diyet önerilir. Alkol ve ağır yemeklerden kaçınılmalıdır.
Alkol kullanımı veya safra taşı gibi altta yatan nedenler tedavi edilmezse tekrar edebilir.
Şiddetli karın ağrısı, bulantı, kusma ve ateş gibi belirtiler görüldüğünde acil tıbbi yardım alınmalıdır.
Hayır. Rektal kanama hemoroid veya anal fissür gibi basit nedenlerden kaynaklanabileceği gibi, kolorektal kanser gibi ciddi durumların da belirtisi olabilir. Ancak nedeni belirlemek için mutlaka bir doktora başvurulmalıdır.
Rektal kanama hafif bile olsa mutlaka doktora başvurulmalıdır. Dışkı renginde değişiklikle birlikteyse, kilo kaybı, halsizlik veya karın ağrısı gibi ek belirtiler varsa hemen bir doktora görünmelisiniz.
Kolonoskopi genellikle sedasyon veya anestezi altında yapılır ve bu nedenle ağrısız bir işlemdir. İşlem sonrası hafif bir rahatsızlık hissi olabilir, ancak bu kısa sürede geçer.
Bağırsakların temizlenmesi için doktor tarafından önerilen laksatifler kullanılır. İşlemden önce genellikle sıvı diyet uygulanır. Hazırlık süreci önemlidir, çünkü bağırsak temizliği işlemin başarısını etkiler.
Polipler kolonoskopi sırasında çıkarılabilir ve patolojik inceleme için gönderilebilir. Bu işlem genellikle ağrısızdır ve kanser riskini azaltmak için önemlidir.
Evet, özellikle dışkıda gizli veya karışık şekilde görülen kanama kolorektal kanser belirtisi olabilir. Ancak bu tür belirtiler başka nedenlerden de kaynaklanabilir. Erken teşhis için kolonoskopi önerilir.
Rektal kanama altta yatan nedene bağlı olarak tedavi edilebilir. Örneğin, hemoroidler ilaçlarla veya cerrahi yöntemlerle kontrol altına alınabilir, polipler ise kolonoskopi sırasında çıkarılabilir.
Bazı durumlarda BT kolonoskopi veya kapsül endoskopi gibi alternatifler kullanılabilir. Ancak bu yöntemler kolonoskopi kadar güvenilir değildir. Ayrıca bu tetkiklerde biyopsi yapma imkanı yoktur.
Evet. Lif oranı yüksek yiyecekler tüketmek, bol su içmek ve kabızlığı önlemek için düzenli beslenme önerilir. Bağırsak sağlığını desteklemek için sağlıklı bir diyet uygulanmalıdır.
Kolonoskopiden sonra genellikle birkaç saat içinde taburcu olunur. İşlem sonrası hafif gaz veya rahatsızlık hissi yaşanabilir, ancak bu genelde kısa sürede geçer ve normal aktivitelerinize dönebilirsiniz.
Erken mide kanseri genellikle belirti vermez veya semptomlar belirsizdir. Ancak iştahsızlık, hazımsızlık, hafif mide ağrısı, erken doyma hissi, kilo kaybı ve dışkıda gizli kan gibi belirtiler görülebilir.
Belirtiler hafif ve spesifik olmadığı için erken mide kanseri sıklıkla başka hastalıklarla karıştırılır. Ayrıca, hastalar semptomlar hafif olduğu için doktora başvurmakta gecikebilir. Bu yüzden düzenli taramalar büyük önem taşır.
Endoskopi, mide iç yüzeyinin doğrudan görüntülenmesini sağlar. Erken evredeki kanserli lezyonlar genellikle çok küçüktür ve yalnızca endoskopiyle görülebilir. Ayrıca, şüpheli alanlardan biyopsi alınarak kesin tanı konabilir. Deneyimli bir endoskopist ve yüksek çözünürlüklü cihazlar, erken mide kanserinin teşhisindeki başarıyı artırır.
Endoskopi genellikle sedasyon altında yapılır ve ağrısızdır. İnce, esnek bir tüp (endoskop) ağızdan geçirilerek mide incelenir. İşlem sırasında şüpheli alanlardan biyopsi alınabilir. Hasta işlemden birkaç saat sonra günlük yaşamına dönebilir.
Maalesef hayır. Erken mide kanserini tespit etmek için dışkıda gizli kan testi ve kan testleri gibi yöntemler yardımcı olabilir ancak kesin tanı koymak için mutlaka endoskopi gereklidir.
Evet. Yüksek risk grubundaki kişiler için düzenli aralıklarla endoskopi yapılması önerilir. Örneğin, H. pylori tedavisi görmüş veya mide polipleri tespit edilmiş bireylerde periyodik kontroller gereklidir.
Erken teşhis edilen mide kanseri, endoskopik yöntemler veya minimal cerrahi ile tamamen tedavi edilebilir. Bu da hastanın yaşam kalitesini koruyarak uzun dönem sağkalım oranlarını artırır.
Endoskopi yapılmazsa, mide kanseri ileri evreye kadar fark edilmeyebilir. İleri evrede tedavi daha zor ve yaşam süresi daha kısa olur. Endoskopi sayesinde kanser erken evrede teşhis edilerek ölüm riski büyük ölçüde azaltılabilir.
Evet, dolaylı olarak. Endoskopi sırasında polipler veya şüpheli lezyonlar tespit edilip çıkarılabilir, bu da kanserin oluşmasını engelleyebilir. Ayrıca, düzenli taramalar sayesinde H. pylori enfeksiyonu veya gastrit gibi risk faktörleri erkenden tedavi edilebilir.