Safra Kesesi Taşları Belirtileri ve Tanısı
Safra kesesi taşları, safra kesesinde oluşan sertleşmiş maddelerdir ve genellikle kolesterol veya bilirubin birikimi sonucu ortaya çıkar. Bu taşlar, birçok hastada belirgin bir belirti göstermeyebilirken, bazı kişilerde şiddetli karın ağrısı, bulantı, kusma ve sindirim problemleri gibi rahatsız edici semptomlar yaratır. Safra kesesi belirtileri arasında, özellikle sağ üst karın bölgesinde ani ve şiddetli ağrılar yer alır. Safra taşı neden oluşur sorusunun cevabı, genetik faktörler, obezite ve beslenme alışkanlıkları gibi etkenlere bağlıdır. Tanı süreci, doktor muayenesi ve ultrason gibi görüntüleme yöntemleri ile gerçekleştirilir. Eğer safra taşları tedavi edilmezse, safra yolları tıkanıklığına sebep olabilir ve bu durum, safra kesesi ameliyatı gerektirebilir. Unutmayın, sağlık sorunlarınız hakkında mutlaka bir uzmandan destek almanız önemlidir.
Safra Kesesi Taşları Nedir ve Nasıl Oluşur
Safra kesesi taşları, safra kesesinde bulunan katı parçacıklardır. Genellikle safra sıvısındaki kimyasal bileşiklerin dengesizliği nedeniyle oluşurlar. Safra, karaciğer tarafından üretilen ve yağların sindirilmesine yardımcı olan bir sıvıdır. Safra kesesi, bu sıvıyı depolayarak ihtiyaç duyulduğunda on iki parmak bağırsağına gönderir. Ancak bazı durumlarda, safra sıvısındaki kolesterol veya bilirubin gibi bileşenler, sert kristaller haline gelerek taşların oluşmasına neden olabilir. Safra taşı neden oluşur sorusuna yanıt vermek gerekirse, obezite, hızlı kilo kaybı, yüksek kolesterol, bazı genetik faktörler ve kadınlarda hormonal değişiklikler gibi etmenler bu durumu tetikleyebilir. Ayrıca, yaş ilerledikçe ve bazı sağlık sorunları mevcutsa, safra kesesi belirtileri de daha belirgin hale gelir. Taşlar genellikle belirti vermeden bulunabilir, ancak bazen safra yollarında tıkanıklığa yol açarak ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. Dolayısıyla, bu taşların varlığı, belirli sağlık sorunlarıyla ilişkilendirilir ve uygun tanı yöntemleriyle tespit edilmesi önemlidir. Safra kesesi taşları genellikle ultrasonda veya MRCP (manyetik rezonans kolanjiyopankreatografi) gibi görüntüleme yöntemleriyle teşhis edilir. Bu yöntemler, taşların boyutu, sayısı ve yerleşimi hakkında bilgi verirken, hastanın durumuna en uygun tedavi yönteminin belirlenmesine yardımcı olur. Erken tanı, komplikasyonların önlenmesi açısından son derece kritiktir ve bu nedenle, herhangi bir belirti hissedildiğinde mutlaka bir sağlık uzmanına başvurulmalıdır.
Taş Oluşumunu Tetikleyen Faktörler
Safra kesesi taşları oluşumunu etkileyen birçok faktör bulunmaktadır. Öncelikle, diyet alışkanlıkları büyük rol oynamaktadır. Yüksek yağ ve kolesterol içeren besinler, safra kesesi taşlarının oluşumunu tetikleyebilir. Ayrıca, lif oranı düşük bir diyet, taş oluşumunu artırabilir. Obezite, taşların oluşumunda en önemli risk faktörlerinden biridir. Aşırı kilolu bireylerde, vücut daha fazla kolesterol üretir ve bu da taşların oluşumuna zemin hazırlar. Bunun yanı sıra, kadınlarda östrojen hormonunun fazlalığı da safra taşı neden oluşur sorusunun bir yanıtıdır. Hamilelik, doğum kontrol haplarının kullanımı gibi durumlar, östrojen seviyelerini artırarak taş oluşumunu kolaylaştırabilir. Genetik faktörler de göz ardı edilmemelidir; ailede safra taşı öyküsü bulunan bireylerin taş oluşumu riski daha yüksektir. Ayrıca, bazı sağlık koşulları, örneğin, diyabet ve karaciğer hastalıkları da safra kesesi taşları oluşumunu tetikleyecek etkenler arasında yer alır. Hızlı kilo kaybı, vücudun yağları hızlı bir şekilde parçalaması sonucunda, kolesterol seviyelerini artırarak taş oluşumunu hızlandırabilir. Bu nedenle, sağlıklı bir beslenme yapısının benimsenmesi ve düzenli fiziksel aktivite, taş oluşumunu önlemek için önemlidir. Sonuç olarak, safra kesesi ameliyatı gibi müdahaleler gerekmeden önce, bu tetikleyici faktörlerin kontrol altında tutulması, taş oluşumunu azaltma açısından kritik bir rol oynamaktadır.
En Sık Görülen Belirtiler ve Tanı Yöntemleri
Safra kesesi taşları, pek çok insanda görülen ve genellikle belirti vermeden varlıklarını sürdüren sağlık sorunlarıdır. Ancak, bazı durumlarda safra kesesi taşları ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu taşların en yaygın belirtileri arasında karın ağrısı, özellikle sağ üst kadranda hissedilen ağrı, bulantı ve kusma bulunmaktadır. Bu belirtiler genellikle yağlı yiyeceklerin tüketiminin ardından daha belirgin hale gelir. Bunun yanı sıra, sarılık (cilt ve gözlerde sararma), ateş ve titreme gibi semptomlar da görülebilir. Safra kesesi belirtileri arasında yer alan bu durumlar, hastanın acil tıbbi müdahale gerektiren bir duruma girebileceğini işaret eder. Tanı yöntemleri arasında ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi (BT) ve MR kolanjiyografi yer alır. Bu yöntemler, safra kesesi taşları ve varsa safra yolları tıkanıklığı durumunu net bir şekilde ortaya koyar. Özellikle ultrasonografi, invaziv bir işlem olmaması ve hızlı sonuç vermesi nedeniyle sıkça tercih edilen bir yöntemdir. Eğer safra kesesi taşları tespit edilirse, hastanın durumu ve semptomları dikkate alınarak uygun tedavi yöntemine karar verilir. Bu süreç, hastanın yaşam kalitesini artırmak ve olası komplikasyonları önlemek adına oldukça önemlidir.
Tanı ve Tedavi Sürecinde Dikkat Edilmesi Gerekenler
Safra kesesi taşları tanısı konulduktan sonra, tedavi süreci başlar. Bu süreçte, hastanın genel sağlık durumu, taşların boyutu ve sayısı gibi faktörler göz önünde bulundurulur. Eğer taşlar küçükse ve belirti vermiyorsa, "bekle ve gör" yaklaşımı benimsenebilir. Ancak, eğer safra kesesi belirtileri şiddetliyse ve hastanın yaşam kalitesini etkiliyorsa, cerrahi müdahale gerekli olabilir. Safra taşı tedavisi için en yaygın yöntem, laparoskopik safra kesesi ameliyatıdır. Bu yöntem, minimal invaziv bir cerrahi tekniktir ve hastaların hızlı bir şekilde iyileşmesini sağlar. Ameliyat sonrasında hastalar, diyetlerine dikkat ederek ve doktorun önerilerine uyarak tedavi sürecini destekleyebilirler. Safra kesesi taşları oluşumunu tetikleyen faktörler arasında obezite, yüksek kolesterol, düşük lif alımı ve belirli genetik faktörler yer alır. Bu nedenle, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, taş oluşumunu önlemek adına büyük önem taşır. Tedavi sonrası yaşam ve beslenme önerileri, hastaların safra kesesi taşları ile ilgili sorunlarını en aza indirmelerine yardımcı olur.
Safra Taşı Düşürülür mü, Alınmalı mı?
Safra kesesi taşları, safra kesesinde oluşan sertleşmiş bileşiklerdir ve genellikle kolesterol, bilirubin ve kalsiyum tuzlarından oluşurlar. Bu taşlar, çoğu zaman belirti vermeden varlıklarını sürdürürler, ancak bazı durumlarda ciddi sağlık sorunlarına yol açabilirler. Safra kesesi taşları neden oluşur sorusu, birçok insanın merak ettiği bir konudur. Taş oluşumunun başlıca nedenleri arasında genetik faktörler, aşırı kilolu olmak, düşük lifli diyetler ve yüksek yağlı beslenme biçimleri sayılabilir. Eğer sağlık durumunuzda herhangi bir belirti fark ederseniz, bir sağlık profesyoneline danışmanız önemlidir. Belirtiler arasında karın ağrısı, bulantı, kusma, sindirim zorluğu ve sarılık gibi durumlar yer alabilir. Ancak, sağlık uzmanları genellikle taşların düşürülüp düşürülemeyeceği veya alınması gerekip gerekmediği konusunda daha fazla bilgiye ihtiyaç duyarlar. Eğer taşlar semptomlara yol açıyorsa, tedavi seçenekleri arasında ilaç tedavisi, diyet değişiklikleri veya cerrahi müdahale gibi yöntemler bulunmaktadır. Safra kesesi ameliyatı, en yaygın olarak tercih edilen yöntemdir ve genellikle laparoskopik teknikle gerçekleştirilir. Bu yöntem, daha az invaziv olması ve daha hızlı iyileşme süreci sağlaması nedeniyle tercih edilmektedir.
Safra Taşları ile İlgili Bilinmesi Gerekenler
Safra kesesi taşları ile ilgili en sık merak edilen konulardan biri, taşların düşürülüp düşürülemeyeceği veya alınması gerekip gerekmediğidir. Taşlar, bazı insanlarda herhangi bir belirti vermeden varlıklarını sürdürebilirken, diğerlerinde ciddi sorunlara yol açabilir. Eğer taşlar küçükse ve semptomlara neden olmuyorsa, genellikle izleme yöntemi tercih edilir. Ancak, sağlık uzmanları, taşların büyümesi veya belirtilerin ortaya çıkması durumunda müdahale edilmesini önerebilirler. Safra yolu tıkanıklığı gibi durumlar, taşların alındığı takdirde daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğinden, bu tür durumlarda hemen bir doktora başvurulması önemlidir. Tedavi seçenekleri arasında cerrahi müdahale, diyet değişiklikleri ve ilaç tedavisi bulunmaktadır. Safra taşı tedavisi sürecinde, doktorlar genellikle hastanın genel sağlık durumunu ve taşların büyüklüğünü dikkate alarak en uygun yöntemi belirlerler. Safra kesesi ameliyatı ise, günümüzde en yaygın ve etkili tedavi yöntemi olarak öne çıkmaktadır. Bu süreç, hastaların hızlı bir şekilde sağlıklarına kavuşmalarını sağlamakta ve yaşam kalitelerini artırmaktadır.
Laparoskopik Safra Kesesi Ameliyatı
Safra kesesi taşları, birçok insanın yaşamında karşılaşabileceği yaygın bir sağlık sorunudur. Bu taşlar, safra kesesinde oluşan katı maddelerdir ve genellikle safra sıvısının düzgün bir şekilde akışını engelleyerek çeşitli sağlık sorunlarına neden olabilir. Safra kesesi taşları belirtileri, genellikle karın ağrısı, bulantı, kusma ve sindirim sorunları gibi rahatsız edici durumları içerir. Eğer bu belirtilerle karşılaşırsanız, bir sağlık uzmanına başvurmanız önemlidir. Tanı süreçleri, ultrason ve CT taramaları gibi görüntüleme yöntemlerini içerebilir. Tedavi seçenekleri arasında safra kesesi ameliyatı en yaygın olanıdır. Laparoskopik yöntem, bu ameliyatın minimal invaziv bir versiyonudur ve hastaların daha hızlı iyileşmesine olanak tanır. Bu yöntemde, küçük kesiler açılarak bir kamera ve cerrahi aletler kullanılarak safra kesesi çıkarılır. Ameliyat sonrası hastalar genellikle birkaç gün içinde günlük aktivitelerine geri dönebilirler. Laparoskopik safra kesesi ameliyatı, komplikasyon riskini azaltırken, hastaların hastanede kalış sürelerini de kısaltır.
Safra Taşı Belirtileri ve Tanı Yöntemleri
Safra kesesi taşları belirtileri genellikle ani ve şiddetli karın ağrısıyla başlar. Bu ağrı, genellikle sağ üst karın bölgesinde hissedilir ve bazen omuz veya sırt bölgesine yayılabilir. Aynı zamanda bulantı, kusma ve sindirim güçlüğü gibi semptomlar da görülebilir. Safra kesesi belirtileri gösteren hastalar, acil tıbbi müdahale gerektirebilir. Tanı süreçlerinde genellikle ultrasonografik inceleme ilk tercih olarak kullanılır. Ultrason, safra kesesi içinde taşların varlığını tespit edebilir. Ayrıca, CT taraması veya MRCP gibi daha detaylı görüntüleme yöntemleri de kullanılabilir. Bu yöntemler, taşların boyutu ve yerleşimi hakkında daha fazla bilgi edinmeyi sağlar. Eğer sağ yolları tıkanıklığı söz konusuysa, bu durum ciddi bir komplikasyona yol açabilir ve acil müdahale gerektirebilir. Tanı konulduktan sonra, hastaya uygun tedavi seçenekleri sunulur. Ameliyat, çoğu durumda en etkili çözüm olarak öne çıkmaktadır. Unutulmamalıdır ki, belirtiler her bireyde farklılık gösterebilir ve bu nedenle profesyonel bir sağlık uzmanına danışmak her zaman en doğru yaklaşımdır.
Taş Oluşumunu Tetikleyen Faktörler
Safra kesesi taşları, vücudun sindirim sistemi içerisinde önemli bir rol oynayan safra kesesinde oluşan katı maddelerdir. Bu taşların oluşum süreci bir dizi faktöre bağlıdır. Öncelikle, safra kesesi içinde bulunan safra sıvısının bileşimi, taşların oluşumunda kritik bir rol oynar. Safra, kolesterol, safra tuzları ve bilirubin gibi maddeleri içerir. Eğer bu maddelerin dengesi bozulursa, safra kesesi taşları oluşabilir. Özellikle aşırı kolesterol, safra kesesinin içinde kristalleşerek taş haline dönüşebilir. Ayrıca, safra kesesi düzgün çalışmadığında, yani taşlar oluştuğunda safra sıvısı yeterince boşaltılamazsa, bu durum da taşların oluşumunu kolaylaştırır. Genetik faktörler, obezite, hızlı kilo kaybı, hamilelik ve bazı sağlık koşulları da safra taşı neden oluşur sorusunun yanıtında önemli etkenlerdir. Örneğin, şeker hastalığı ve karaciğer hastalıkları, safra kesesi belirtileri olarak bilinen rahatsız edici durumların görülme sıklığını artırabilir. Ayrıca, diyetin içerdiği yağ oranı ve lif miktarı da taş oluşumunu etkileyen diğer faktörler arasında yer alır. Yüksek yağlı ve düşük lifli diyetler, taş oluşum riskini artırabilir. Dolayısıyla, sağlıklı bir beslenme düzeni oluşturmak, safra kesesi taşları oluşumunu önlemek için oldukça önemlidir. Bu nedenle, bireylerin yaşam tarzı seçimleri ve sağlık durumları, safra kesesi taşları ile ilişkili risk faktörlerini belirlemede büyük rol oynamaktadır.
Safra Taşı Tedavisi ve Önleme Yöntemleri
Safra kesesi taşları tedavisi için birkaç farklı yaklaşım bulunmaktadır. Taşların boyutu, sayısı ve hastanın genel sağlık durumu tedavi planını belirleyen önemli unsurlardır. Eğer taşlar belirti vermiyorsa, genellikle izleme ve bekleme stratejisi uygulanabilir. Ancak, safra kesesi belirtileri yaşanıyorsa, tedavi gereklidir. Bu durumda, ilaçlar kullanılarak taşların çözülmesi sağlanmaya çalışılabilir. Bununla birlikte, her zaman bu yöntem etkili olmayabilir. En sık kullanılan yöntemlerden biri ise safra kesesi ameliyatı'dır. Laparoskopik yöntemle gerçekleştirilen bu ameliyat, genellikle minimal invaziv bir şekilde yapılır ve hastaların hızlı bir şekilde iyileşmesini sağlar. Ayrıca, taşların tekrarlanmaması için yaşam tarzı değişiklikleri de önerilmektedir. Sağlıklı bir diyet, düzenli egzersiz ve yeterli su tüketimi, safra yolu tıkanıklığı riskini azaltmada önemli rol oynar. Tedavi sonrası yaşam, hastaların sağlıklarını korumak için önemli bir aşamadır. Safra taşı tedavisi sonrasında, beslenme alışkanlıklarının gözden geçirilmesi ve sağlıklı bir yaşam tarzı benimsenmesi, taşların yeniden oluşumunu engelleyebilir. Bu nedenle, hastaların doktorları ile düzenli takip yapmaları, sağlık durumlarını kontrol altında tutmaları açısından oldukça önemlidir.
Tedavi Sonrası Yaşam ve Beslenme Önerileri
Safra kesesi taşları, birçok insanın yaşamında karşılaştığı yaygın bir sağlık sorunudur. Safra kesesi taşları oluşumuna neden olan birçok faktör bulunmaktadır. Bu taşların tedavisinde genellikle cerrahi müdahale gereklidir. Ameliyat sonrası dönem, hastanın iyileşme sürecinin yanı sıra, yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıkları açısından da oldukça önemlidir. Ameliyat sonrası, hastaların dikkat etmesi gereken en önemli unsurlardan biri, beslenme düzenleridir. Yüksek yağlı ve ağır yiyeceklerden kaçınmak, sindirim sisteminin daha rahat çalışmasını sağlar. Ayrıca, bol miktarda lif içeren gıdalar tüketmek, bağırsağın sağlıklı çalışmasına yardımcı olur. Sebzeler, meyveler ve tam tahıllar, bu dönemde beslenme planının önemli parçaları olmalıdır. Bunun yanı sıra, yeterli su alımı da son derece önemlidir. Su, vücut fonksiyonlarının düzgün çalışmasına yardımcı olurken, toksinlerin atılmasına da katkı sağlar. Ameliyat sonrası dönemde, düzenli olarak küçük ama sık öğünler tüketmek, sindirim sisteminin daha az zorlanmasını sağlar. Ayrıca, alkol tüketiminden kaçınılması, karaciğerin ve safra kesesinin daha sağlıklı çalışmasına destek olabilir. Ayrıca, doktorun önerilerine uyarak, gerekli vitamin ve mineral takviyeleri alınmalı, düzenli egzersiz yapılmalı ve stresi azaltacak aktiviteler tercih edilmelidir.
Beslenme Düzeni ve Egzersiz Önerileri
Ameliyat sonrası safra kesesi taşları nedeniyle yaşanan sorunların önüne geçmek amacıyla, beslenme düzeni büyük önem taşımaktadır. Hastalar, yağ oranı düşük gıdalar tercih etmeli ve işlenmiş gıdalardan uzak durmalıdır. Özellikle, trans yağ içeren gıdalar sindirim sistemini olumsuz etkileyebilir. Bunun yanı sıra, lifli gıdaların tüketimi sindirim sisteminin sağlığını korumaya yardımcı olurken, kabızlık gibi sorunların da önüne geçer. Günlük beslenme planında yer alması gereken gıdalar arasında yeşil yapraklı sebzeler, baklagiller, tam tahıllı ürünler ve meyveler yer almalıdır. Ayrıca, yeterli protein alımına da dikkat edilmelidir. Yağsız etler, balık ve süt ürünleri bu açıdan iyi seçeneklerdir. Egzersiz ise, ameliyat sonrası iyileşme sürecini hızlandırmak ve genel sağlığı korumak için hayati bir rol oynar. Yürüyüş gibi hafif aktiviteler ile başlanarak, zamanla egzersiz yoğunluğu artırılabilir. Bunun yanı sıra, stresten uzak durmak ve yeterli dinlenmeye önem vermek, vücudun iyileşme sürecini destekleyecektir. Safra taşı neden oluşur sorusuna yanıt ararken, yaşam tarzı seçimlerinin ne denli etkili olduğunu unutmamak gerekir. Sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, safra kesesi ameliyatı sonrasında yaşanabilecek sorunların önüne geçilmesine yardımcı olur.
Safra kesesi taşlarının büyük çoğunluğu asemptomatiktir, yani belirti vermez ve başka nedenlerle yapılan incelemeler sırasında tesadüfen saptanır. Belirti vermeyen safra taşlarının %20 - %30’unda semptomlar gelişecektir. Taş safra kesesinin kanalını tıkarsa belirtiler ortaya çıkar. Özellikle biliyer kolik adı verilen yemeklerden sonra ortaya çıkan karın ağrısı görülür. Semptom olmayan hastalarda ameliyat gerekli olmayabilir. Ancak bazı hasta gruplarında belirti olmasa da ameliyat önerilmelidir. Orak hücreli anemi gibi hemolitik anemi varlığında ciddi semptomlar gelişebileceğinden ameliyat önerilir. Safra kesesi duvarının kireçlendiği (porselen safra kesesi) durumlarda, 2,5 cm’den büyük taş varlığında, safra kesesi ve pankreas ortak kanalının uzun olduğu durumlarda safra kesesi kanseri riski arttığı için ameliyat önerilmektedir.
Safra Kesesi Taşlarının Ameliyatsız Tedavisi
Safra kesesi taşlarının ilaçlarla tedavisi genellikle başarısızdır ve nadiren kullanılır. Safra tuzlarını içeren ilaç tedavisi ile tekrar taş oluşma riski çok yüksektir. Taş kırma olarak bilinen ESWL de kullanılmıştır ancak sadece tek taş olan durumlarda etkili olabilse de etkisi sınırlıdır. Laparoskopik kolesistektominin (kapalı safra kesesi ameliyatı) güvenli ve etkin şakilde kullanılası sonucunda ameliyat dışı tedaviler çok geri planda kalmıştır.
Kronik Safra Kesesi İltihabı (Kronik Kolesistit)
Safra kesesi kanalının (sistik kanal) geçici olarak tıkanması sonucunda ortaya çıkan tekrarlayıcı biliyer kolik atakları sonucunda kronik kolesistit (kronik safra kesesi iltihabı) oluşur. Ağrı sıklıkla yağlı yemekler sonrasında ortaya çıkar, karnın üst orta kısmında ve sağ üst kadranda hissedilir ve sırta doğru yayılabilir. Genellikle birkaç saat sürer. Ağrı 24 saatten uzun sürer ve ağrıya ateş eşlik ederse akut kolesistit düşünülmesi gerekir. Biliyer kolik ağrısı ile beraber bulantı, kusma ve şişkinlik de görülebilir.
Belirti veren (semptomatik) safra kesesi taşları olan hastalar taşa bağlı komplikasyonlara daha açıktır. Bu nedenle semptomatik safra taşları olan hastalara ameliyat önerilir.
Kronik kolesistit teşhisi hastanın öyküsü, fizik muayenesi ve ultrasonografi ile konuşur. Ultrason safra kesesi taşlarının teşhisinde son derece etkilidir. Safra kesesi taşı dışında başka problemler düşünülen hastalarda ek tetkikler de yapılabilir.
Semptomatik safra taşı hastalarının tedavisi safra kesesinin çıkarılmasıdır (kolesistektomi). Özellikle belirgin ve tekrarlayıcı şikayetleri olan hastalarda taşa bağlı komplikasyon riski yüksek olduğu için laparoskopik kolesistektomi (kapalı safra kesesi ameliyatı) gereklidir. Laparoskopik kolesistektomi ile hastaların %90’ından fazlasında semptomlar tamamen düzelmektedir.
Akut Taşlı Kolesistit (Akut Safra Kesesi İltihabı)
Safra kesesi kanalının taş ile tıkanması sonuçta akut taşlı kolesistite (akut taşlı safra kesesi iltihabı) neden olacaktır. Safra kesesi kanalının geçici olarak tıkanması akut kolesistite neden olmayabilir, ancak tıkanıklık geçmezse akut iltihap (kolesistit) gelişir. Safra kesesinde biriken safra sekonder olarak enfekte olur. Tıkanmanın devam etmesi sonucunda safra kesesinde kanlanma bozukluğu (iskemi) ve hücre ölümü (nekroz) gelişecektir. En sonunda gangrenöz kolesistit adı verilen tabloya kadar gidiş olabilir.
Hastada ateş, karın ağrısı (sağ üst kadran ağrısı), hassasiyet gibi belirti ve bulgular olabilir. Ana safra kanalının etkilendiği durumlarda hafif sarılık ve bilirübin yüksekliği görülebilir. Karaciğer enzimlerinde hafif yükselme ve beyaz küre yükseklği akut kolesistiti düşündürür.
Akut kolesistit teşhisinde ultrasonografi duyarlı ve güvenilir bir araçtır. Ultrason ile safra kesesinde taş varlığı, safra kesesi duvar kalınlığı, kese etrafında sıvı varlığı değerlendirilebilir. Hastaların çoğunda öykü, fizik muayene, ultrason ve kan tetkikleri ile tanı konulabilir. Bazı durumlarda bilgisayarlı tomografi de kullanılabilir ancak akut taşlı kolesistit tanısında ultrasonografi daha duyarlıdır.
Akut kolesistit tedavisi:
Akut kolesistit hastalarının çok büyük bir kısmında enfeksiyon olduğundan uygun antibiyotik tedavisi başlanır. Geçmişte önce antibiyotik tedavisi ve bundan 6 hafta sonra ameliyat sık uygulanan yaklaşımdı. Ancak günümüzde semptomların başlamasından sonra ilk bir hafta içinde ameliyatın yapılabileceği kabul edilmektedir. Bu yaklaşım güvenli ve tercih edilen yaklaşımdır. Ameliyata uygun görülmeyen hastalarda önce antibiyotik tedavisi, 6 hafta sonra ameliyat yapılabilir. Bu yaklaşımın avantaj ve dezavantajları ile ilgili olarak hastanın bilgilendirilmesi gerekir.
Safra kesesi iltihabında yapılan ameliyat laparoskopik kolesistektomidir (kapalı safra kesesi ameliyatı). Açık ameliyat hasta güvenliği söz konusu olduğunda nadiren gerekli olmaktadır.